20 Ekim 2010 Çarşamba

Ekim 2010 Yeniden Paris






Uzun zamandan beri Murat'la Paris'e gitmeyi istiyordum. Ve işte biz geldik Paris... Sonbaharda Paris....Cuma sabahı saat 10 gibi yola çıkıp akşam saat 6 da Paris'e ulaştık. Cuma günü akşam trafiğine kalmak pekte iyi olmadı. Otelimiz Paris'in merkezine 5 km uzaklıktaydı. Ertesi gün arabayı otelin yakınında bırakarak 1 günlük metro biletlerinden aldık ve şehirde ulaşımı bazen metro ile bazen de yürüyerek sağladık. İlk durağımız Notre Dame Katedrali.Ben daha önce şubat ayında gittiğim için bu kadar kalabalık değildi. Bu sefer her yer inanılmaz kalabalıktı. Cumartesi günü olmasının da etkisi büyüktü.




Katedralden çıktıktan sonra Sein nehri kıyısında yürüyerek Louvre Müzesinin önüne gittik. Paris'te sadece 1 günümüz olduğu için Louvre Müzesini gezmeyi düşünmedik. Sadece binaya dışarıdan bakıp bir iki poz resim çektik. Müzeye girmeye çalışan insanlar inanılmaz bir kuyruk oluşturmuşlardı.



Sein nehri kıyısında yürürken "Pont Des Art" köprüsünden geçerken çok ilginç bri sergi ile karşılaştık. Daha doğrusu bu bir sergimi yoksa bir amaç uğruna yapılmış anlamadık ama yüzlerce , çeşit çeşit asma kilit köprünün tellerine kilitlenmişti.



Şehrin hemen hemen her noktasında binaların arkasından yüzünü bize gösteren Eyfel'e bir de yakından gidip baktık. Eyfelin önündeki parkta oturup öğlen yemeğimizi yedik. Eyfel kulesinin en güzel resmi Palais de chaillot meydanından çekiliyor. Hava çok soğuktu bu yüzden fazla oturmadan zafer anıtını görmeye ve Şanzelize'de ( Champs-Elysées ) yürümeye devam ettik. Şanzelize'de bir kahve içerek hem günün yorgunluğunu biraz hafiflettik hemde biraz ısındık.



Kahve molasından sonra metroya binerek Sacre Coeur bazilikasına gittik. Metro ile ancak belli bir noktaya kadar gidebildik. Yolun diğer kısmını ya yürüyecektik ya da finikülere binecektik. Aldığımız metro biletleri burada ki finiküler sistemde de geçince çok mutlu olduk.



Bazilikanın önünde ki kalabalığın içinde kendimize bir yer bulup oturmuş etrafı seyrederken yanımda oturan bayan " a Türksünüz " deyip şaşkınlığını dile getirdi. Bizde gün içerisinde gezerken gittiğimiz her noktada Türk birileri ile mutlaka karşılaştık. Tabii bu kadar kalabalığın içinde yan yana oturmakta ilginç oldu.




Yerden 1,5 metre yükseklikte bir sütünun üzerinde dans eden bu delikanlı ise elinde ki topu sektirerek şekilden şekile girmekte çok başarılıydı.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder