2 Ocak 2011 Pazar

Aralık 2010 Schliersee, Almanya







2010 yılının son tatili için Murat'ın ailesi ile birlikte Almanya'ya, Bavyera eyaletin in başkenti Münih'in 50km güneydoğusunda yer alan Schliersee'ye gittik. Bu benim ilk Almanya seyahatim. Toulouse – Schliersee arası araba ile 1440 km .... Cumartesi sabahı saat 6 da çıktığımız yolculuğumuz akşam saat 21:30 da bitti. Fransa'dan Almanya'ya geçtiğimiz andan itibaren karla beraber yolculuk yapmaya başladık. Otoyolların açık olması ve tuzlanmış olmasından dolayı rahat bir yolculuk geçirdik. Schliersee'ye geldiğimizde ise etrafta yaklaşık 1 metre civarında kar vardı.





Tatilimizin ilk gününe otelimize 10 dakika yürüme mesafesinde olan gölün cevresinde yürüyüş yaparak başladık. Elinde kızakları kaymaya giden çocuklar ve köpekleri ile yürüyüşe çıkmış bir çok insanla beraber bizde bol güneşli bu güzel günün keyfini çıkardık.






Bu göl etrafta ki dağların vadisinde oluşmuş oldukça güzel bir göl.


Yürüyüşten sonra hem karnımızı doyurabileceğimiz bir restaurant bulmak hemde bu güzellikleri yukarıdan resmedebilmek için teleferikle yukarılara doğru yol aldık. Teleferik için gidiş dönüş bileti ya da sadece bizim gibi gidiş bileti alıp yürüyerek dönebilirsiniz. Ya da kızağınız alıp kızakla kayarakta aşağıya inmeniz mümkün.Kişi başı bilet ücreti 4 euro...



Ertesi gün Münihteyiz. Münihe gelmek için treni kullandık. 1 saatte Münih'e ulaştık. Almanyada tren ve metro sistemi inanılmaz rahat, konforlu ve gelişmiş. 5 kişi ile sınırlı bir gün boyunca tren, metro ve otobüse sınırsız binebileceğiniz bir bileti 29 euroya alabiliyorsunuz. Biz kaldığımız otelin resepsiyonundan 23 euroya aldık. Kaldığınız otelin resepsiyonuna sormakta fayda var.


Tren istasyonundan hemen metro istasyonuna geçiş yapıp Marienplatz'a gittik. Burası Münih'in kalbi niteliğinde bir yer. Noel zamanı avrupanın hermen hemen her şehrinde kurulan noel pazarlarından birinin tam ortasındayız. Etraf oldukça hareketli ve kalabalık, fakat hava kapalı ve yağışlı. Münihte yürürken önünüz arkanız her yerde o kadar çok Türk var ki ...






Marienplatz'ın belkide en ilgi çekici binası belediye binası (rathaus).Oldukça ihtişamlı gözüken bu binanın ön cephesinde figür grupları yer alıyor. Sabah 11’de sergilenen ilk grupta; 15. yy’da düzenlenen tören ve düğünde yapılan turnuva ve ikinci grupta 1517’de vebayı kovmak için yapılan fıçıcı dansı Schäfferkertanz sahnelenmektedir. Akşam saat 9’daki son grupta ise elinde feneriyle gezinen bir gece bekçisi, düdüğünü çalar ve bir melek Münihli küçük keşiş Münder Kindl’i kutsar. (www.maximiles.com.tr) Biz çok şanslıydık ve 11 de ki gösteriye denk gelip izledik.

Yolculuğumuzla beraber üzerimizde 3 günlük bir yorgunluk olduğundan salı gününü otelde dinlenerek geçirdik. Sabah Murat'la beraber karların için de gölün etrafında 1 saatlik bir koşu yapmak gerçekten de çok keyifliydi.


Çarşamba günü trenle civar kasabalardan birine Badtölz'e gittik. Schliersee'den Münih'e doğru giden trene binip Holzkirchen durağında indikten sonra Badtölz'e giden trene binerek bu küçük ama şirin kasabaya ulaştık. Burada da noel pazarı kurulmuştu. Birbirinden renkli tezgahları gezip üzeri rengarenk figür ve resimlerle süslü binalara bakınıp, nehir kenarında öğlen yemeğimizi yedik.










Öğleden sonra Münih'e Murat'ın arkadaşı Felix'le buluşmak için yola çıktık. Felix, Murat'ın geçen sene Almanya 'dan Toulouse 'a üniversitede staj yapmak için gelen bir arkadaşı. Münih'te yaşıyor ve Murat çalıştıkları atölyeyi görmek istedi. Bu yüzden Marienplatz'da Felix ile buluşup tekrar metro ile TUM (Technische Universität München) Münih Teknik Üniveristesi ne doğru 30 dakikalık bir yolculuk yaptık. Bu üniversite teknik üniversiteler içerisinde Almanyanın en iyi üniversiteymiş. Bizde bir kısmını gezip dolaşma imkanına sahip olduk.

Almanya da metro ve tren sisteminin ne kadar iyi olduğundan bahsettim. Bu araçlara binerken herhangibir turnikeden geçmiyorsunuz. Biletinizi okuttuğunuz bir alette yok ortalıkta, elinizi kolunuzu sallayarak binmeniz mümkün fakat vagonlarda bilet kontrolü yapan bir görevli bulunmakta, bizde sohbet ederek yolumuza devam ederken kontrol için yanımıza gelen bayan biletlerimize baktı . Felix farkında olmadan yanlış yöne bilet almış, bizde de 5 kişilik kullanım hakkı olan biletten vardı, görevliye onu gösterdik fakat en başta gösterseydiniz kabul ederdim artık çok geç dedi ve 40 euroluk cezayı yazdı. Siz siz olun metro bileti alırken dikkatli olun....

Perşembe günkü rotamız Garmisch – partenkirchen; burası kaldığımız bölgeye 1 saat 10 dakika uzaklıkta, arabadan indiğimiz anda burayı sevmeye başladım.


Etraftaki evlerin arkasında uzanan karla kaplı dağlar, gene burada da karşımıza çıkan üzeri rengarenk resimlerle süslü evler, noel için süslenmiş vitrinler, noelde sevdiklerine hediye almaya çalışan insanların tatlı telaşesi....








Murat'ın ailesi yaklaşık 30 yıl önce burayı gezme imkanı bulmuşlar, 30 yıl sonra yeniden bizimle birlikte geçmişte ki anılarını canlandırarak bu sevimli şehri keşfettiler.

Tatilimizin maskotu olan ve videoda yer alan sevimli kunduz Avusturya'nın Tirol bölgesi ve bayern civarında dağlarda insanların haberleşme amaçlı kullandıkları Yodel'ı söylüyor.

Ve tatilimizin son günü Neubeuern'deyiz. İnternetten Münih ve civarında gezilecek yerleri araştırırken (www.gezikolik.com) adresinde Hürriyet gazetesinde yayınlanmış bir yazıya denk geldim. Bu yazıyı yazan kişi Münihteyken tesadüfen izlediği televizyon programında görüp beğendiği ve ertesi gün keşfe çıktığı küçük ama inanılmaz güzel bir köy olan Neubeuern 'den söz etmiş. Ben de hemen küçük bir araştırma ile bize 32 kilometre uzaklıkta bir yer olduğunu öğrendim.




Hava çok soğuk ve yağışlı olduğu için bu sevimli köyde dolaşan bizden başka kimse yoktu. Okuduğum yazıda yazar bir kafeden bahsediyor. Kafenin mekanınn geçen yüzyıldan kalmış gibi olduğunu,bundan çok etkilenip birer kahve daha içtiğini servisin ünlü Meissen porselenleri ile yapıldığını yazınca merak etmeden duramamıştım. Köy o kadar küçük ki arabadan iner inmez bu kafe zaten karşımıza çıktı. Etrafı biraz dolaştıktan sonra içimiz ısınsın diye kafeye gittik tam içeri girecekken karşıma çıkan bir hanımefendi pek te kibar olmayan bir şekilde kapalı kapalı diyerek neredeyse bizi kovaladı. O zaman anladık ki saat 12 olmuş. Gezdiğimiz tüm bölgede saat 12-14 veya 12-16 arası tüm dükkanlar kapanıyor.

Bir tepenin yamacına kurulmuş olan bu köyde tepenin hemen üstünde bir bina yer almakta, bu bina köyün en ünlü yapısı. Avrupanın en prestijli kolejlerinden biri olan Schloss Neubeuern.

Noel dolayısıyla okul kapalıydı. Bizde camdan içeri doğru baktığımızda ahşap oymalarla kaplı duvar ve şömine ile etkileyici bir yemek salonu görebildik.

Son durağımız Tegernsee, burasıda küçük bir kasaba fakat oldukça büyük bir gölü var.



Bugün Noel olduğu için saat 3 e yaklaşırken tüm dükkanlar birer birer kapandı ve herkes evine doğru yol aldı.

Karlar altında gezdiğimiz tüm bu güzelliklerin bahar aylarında daha da güzel olduğunu hayal edip sıcak bir günde tekrar gelebileceğimizi düşünüp otelimizde düzenlenecek olan Noel aktivitesine katılmak üzere otelimizin yolunu tuttuk.


Hava gerçekten soğumuş ve yakılan Noel ateşi içimizi bir nebze olsun ısıtmaya yetmişti.

Yeni yılınız kutlu olsun. 2011'de yepyeni bambaşka yerler görme dileğiyle....


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder